13 Haziran 2010 Pazar

Iman Maleki ile gerçekten resime resimden gerçeğe geçiş.

Iman Maleki İran'lı genç bir ressam. Realist ressam olarak tarihte yerini almayı fazlasıyla hak etmiş. Resimlerini gördüğümde bunlar resim olamayacak kadar gerçek dedim. Resimlerinin orjinallerini fazlasıyla merak ediyorum. Hakkında daha fazla bilgi için tıklayın. Bir kaç resmini koyuyorum. Bu görsel şovda kelime kalabalığına yer yok...


Kolera Günlerinde Aşk (Love in the time of Cholera)

Gabriel Garcia Marquez'in romanından uyarlama olan bir film. Dudak ısırtan bir aşk hikayesi. Tek yorumum; izlenmeli listemde ilk 50'de yer alan bir film.

Yeni Ay (New Moon)

İlk filmi -Alacakaranlık (Twilight)- severek seyretmiştim hatta gençlik filmini nasıl bu kadar sevdim diye soranlar olmuştu. İkincisini sinemada izleyemedim. Hevesle izleyeceğim günü bekledim. O gün geldi ama ben umduğumu bulamadım. Yok yok koşullanmadan kaynaklanan üstün beklentiye cevap verememesi durumu değil bu. Film beni yakalayamadı. Kısa süre bağlandım filme, geri kalan zamanda offfladım durdum. Tamam bu kız-Bella- bu filmlerin sonunda vampir olur. Hatta bunlar-Bella ve Edward- sonunda evlenir ama arada geçen süre aksiyonlu olmalı, seyirciyi tutmalı. İşte beni tutmadı. Serinin üçüncü filmini izlerim, umarım o daha iyi olur.

Başka Dilde Aşk

Waaaw dedirten bir Türk filmiydi. Mert Fırat'ın senaristliğinde bulunduğu ve başrolünü Saadet Işıl Aksoy ile paylaştığı aşk hikayesi. Farkı, klasik aşk hikayelerinden farklılaşmış olmasında. Sağır ve dilsiz bir erkek ile öncesinde aldatılmış bir kızın barda başlayan aşkları. Birçok erkek dırdırcı olmayan hatta mümkünse dilsiz olacak kadar az konuşan bir kadın ile ilişki hayal eder. Burada tersi var. İyi mi kötü mü ona seyrettiğinizde siz karar verin...
Kısmen iş dünyasının adaletsizliklerine yer verirken, yarım kalmış bir aşkada dokunuluyor filmde. Hani bazen güzel sözleri duymak isteriz, acaba o kadar gerekliler mi diye sormadan geçemedim izlerken. Peki ya o hızlı konuşmalarımız, hep bir yerlere, bir şeylere ve birilerine yetişme sevdasındayken yazarak ya da gözle anlaşmak bu kadar sorunsuz ve kolay olabilir mi? Yoksa daha mı iyi? Bazı sözler söylenmeyince her şey daha iyi olabilir mi? Konuşmak kolay gelir hele dilin ayarı yokken. Peki konuşamasak birbirimize yine bu kadar kırıcı olabilir miyiz ya da sevgimiz eksik mi kalır? Filmden çıkan sonuç sevgi eksik kalmıyor...

Alice In Wonderland

Alice harikalar diyarında, Tim Burton'ın yönetmenliğinde güzel bir film olarak yerini aldı. Charlie'nin çikolata fabrikası'nın yönetmeni olan Tim Burton'dan yine benzer tatta bir film. Johny Depp bir Tim Borton filminde daha başrollerde... Bu filmin görsel etkisi dışında müziği de etkileyiciydi. Avril Lavinge'in hazırladığı soundtrack farklı bir iz bıraktı filmde.
Kendi tercihlerini yaşa ve ilerle mottosundaydı. Seyrettiğim en etkileyici filmlerden birisi değildi ama keyif almak için izlenebilir nitelikte.