20 Aralık 2009 Pazar

Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz



Aziz Nesin'in bu harika eserini Ümraniye Şehir Tiyatrosunda seyrettim üç gün önce. Yaşar isimli birisinin nüfüs cüzdanını daha önce öldü görünüyor olmasından dolayı çıkartamaması, hatta ilerleyen yıllarda bir kere daha şehit düşmüş görünmesi... Yaşar askere gidemiyor, okula gidemiyor, mirastan yararlanamıyor hatta evlenemiyor ve sonunda çocuğuna da nüfus cüzdanı çıkartamıyor. Yaşar yaşıyor mu cidden? Yaşar, askerlik nasıl yapmazsın denilerek askere alınıyor ama terhis olamıyor çünkü ölmüş görünüyor, bir şekilde çıkıyor, bu sefer babasının mirasını alamıyor ama babasının borcunu ödemesi zorunlu, deli denilip alıkonuluyor ama hastaneden çıkamıyor çünkü nüfüs cüzdanı yok.... Bu Yaşar yaşıyor mu ölü mü? Devletin işleyişi ile ilgili aksamaları konu alan bir oyundu. Sonunda Yaşar hayat okulundan diploma alıyor. Bir sürü olayın geliştiği güzel ve seyredilmesi gereken bir oyun.
Herşey kurallarda, gerisi koyun sürüsü, insayatif alma olayı yok. Bunları trajikomik bir şekilde izliyorsunuz...
Konu cidden iyi, oyuncular iyi ama ses sistemi çok kötüydü. Beşinci sırada oturmama rağmen ne şarkıları anlayabildim ne de bazı diyalogları.
Aziz Nesin'i bukadar güzel bir hikaye yazdığı için tekrar saygıyla anıyorum. Dilerim ses sistemi çözülür ve bu harika oyunu kitleler seyretme imkanı bulur.

Yaşıyor muyuz cidden? Yoksa " -mış gibi" mi yapıyoruz?

La Traviata İle Opera'ya Tekrar Merhaba


Uzun zaman olmuştu operaya gitmeyeli. Şeytanın bacağını kırdım ve hazır İstanbul’a taşınmışken fırsatı değerlendirdim. İlk tercihimi Verdi’nin " La Traviata"’sından yana kullandım. Süreyya sahnesinde seyrettim.  Sahnenin tavan işlemeleri, duvardaki resimler ile kendimi 1700-1800’lü yıllarda avrupada opera seyrediyor gibi hissettim.

La Traviata’da Violetta ve Alfredo’nun aşkı anlatılıyor.  Sonunda ana karakter öldü ve benim gözlerde biraz buğulandı. Oysaki nasıl da sevmişti Alfredo’yu,  aşkından uzak kalmak onu öldürmüştü. Alfredo son sahnede Violette’ye geldi ama nafile. Gözlerim buğulanınca, evet işte dedim, ses, müzik, kostümler, ışıklandırma işe yaramış, bana ölüm sahnesini yaşatmış. Aşk ve ölümü anlatan bir başyapıtı izlemek güzeldi.
Pavarotti'den La Traviata dinletisi